Bugün, kariyer basamaklarını tırmanan ya da artık zirvedeki koltuğunda güvenle oturan herkese “başlangıç noktanız nedir?” diye sorsak içlerinden birinin ya da birkaçının vereceği yanıtların içerisinde muhakkak üniversite yılları olacaktır. Sahip olduğumuz ya da yapmayı hayal ettiğimiz mesleğin anahtarı, üniversite kapısındadır. Eğitim hayatın her alanında önemli şüphesiz ancak özellikle kariyer hedefi olanlar için hiç bitmeyen bir serüven demek mümkündür. İlkokul sıralarında başlayan eğitim hayatımız boyunca pek çok sınavla “sınanırız”. Bu sınavlar neticesinde, hayallerimizde bir adım daha yaklaşırız. Çok heyecanlanırız, çok telaş yaparız, kimi zaman pes etmeye kalkarız ancak günün sonunda motivasyonumuz daima “en iyi” olmaktır. Lise yıllarına gelindiğinde esas büyük sınava hazırlık başlar. Artık “büyüyünce ne olacaksın?” sorusu kafada çoktan netleşmiştir ya da netleşmek üzeredir. Hedefimizi çizmişizdir ve bu uğurda çalışmayı görev edinmişizdir. Evet, birkaç saat ile tüm kariyer öykümüzün şekilleniyor olması çoğumuza haksızlık gibi gelebilir; neticede onca yılın emeğinin birkaç saate sığması tedirgin edicidir. Ancak günün sonunda hedefe ulaşmak için geçilmesi zaruri yollar vardır ve bu yolların ana kapısı da üniversite sınavıdır. Üniversite sınavında başarılı olmanın yollarına baktığımızda önceliğin hep “çok istemek ve kendine inanmak” olduğunu görüyoruz. Evet, çalışmak çok önemli ancak bu süre içerisinde zaman zaman yorulup karamsarlığa kapılabiliyor insan. Hele ki korona virüs pandemisi nedeniyle evlere sığmak zorunda kaldığımız bir 2020 yılının ardından, pek çok şey gözümüzde büyüyor olabilir. Ancak 2020 yılında yapılan üniversite sınavında başarılı olan onlarca genç, kariyer hedeflerine bir parça daha yaklaşmanın haklı gururunu yaşıyor. Kaldı ki korona virüs salgını nedeniyle bir hayli zor şartlarda yapılan bir çalışma ve sınavdan bahsediyoruz üstelik. Diyeceğimiz o ki eğer inanırsak, eğer kendimize güvenirsek ve ne olursa olsun vazgeçmezsek işte o kariyer hayatımızın bağlı olduğu birkaç saatlik sınavı başarıyla geçeriz. Yanı sıra düzenli çalışmak elbette en önemlilerinden, onu saymıyoruz bile artık. Korona virüs pandemisi ile olan imtihanımız bu sene de devam ediyor. Hala vakalar sıfırlanmadı ancak korona virüs aşısının bulunması ve uygulanmasıyla ümidimiz hala çok yüksek. 2021 üniversite sınavı nasıl ve ne şartlar yapılacak bilmiyoruz ancak bildiğimiz şu ki ne olursa olsun başarmak için çok çalışmalıyız; emeklenmeden yürünmüyor öyle değil mi?
Bu kadar üniversite sınavından bahsettik o zaman bu işin “çatısına” yavaş yavaş geçelim. Bugün konumuz belki de bugün kariyer sahibi olmamız için attığımız ilk adım olan ÖSYM sınavı. Dilerseniz önce ÖSYM ne demek kısaca bahsederek başlayalım yazımıza…
ÖSYM nedir, kısaca…
ÖSYM açılımı ile başlayalım yazımıza. ÖSYM’nin açılımı şu şekildedir; Ölçme, Seçme, Yerleştirme Merkezi. Yükseköğretim programlarına girmek için başvuran adaylar arasından yapılan bir seçme neticesinde, adayların puanlarına bağlı olarak, uygun olan üniversitelere yerleştirilmesidir. ÖSYM bir devlet kurumudur. ÖSYM’nin merkezi Ankara’da yer alır. İlk olarak 22 Kasım 1974 tarihinde kurulmuştur. O zamanlar adı Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’dir. Kısaltması ÜSYM’dir. Daha sonra Yükseköğretim Kurulu adın verine YÖK kuruluna bağlanmıştır ve adı bundan sonra Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. İsterseniz ÖSYM’nin tarihçesi ile devam edelim. Bundan yıllar önce, 1960’lı yıllarda lise mezunları çok azdı. Bu nedenle pek çok fakülte kendisine başvuran lise mezunlarını sınava gerek duymadan direkt bünyelerine katıyorlardı. O zamanlar lise mezunu az olduğu için üniversiteye girmek sınavsızdı diğer bir deyişle. Kontenjan dolduğu zaman ise devreye başka sistemler giriyordu. Bazen kontenjan dolduğu halde talep çok olabiliyordu. İşte bu gibi durumlarda ya başvuru sırasını dikkate alıyorlardı ya da fakültede hangi eğitim verilecekse lisede bunu okumuş olan adaylar öncelikli oluyordu. Örneğin fen ya da edebiyat kolu mezunları öncelikli olabiliyordu, bu durum fakültenin vereceği ders branşına bağlıydı. Bir diğer üniversiteye alım şekli de mezun oldukları lisedeki diploma notlarıydı. Liseyi bitirme derecesine bağlı olarak öğrenciler başarı notları çerçevesinde fakülteye kayıt yaptırıyordu. Bu üç seçenek vardı yani şimdi gibi sınav sisteminin esamesi okunmuyordu! 1960’lı yıllardan sonra artık lise mezunları artmaya başladı. Öyle büyük bir talep oldu ki artık yukarıda saydığımız 3 yöntem artık talebi karşılayamaz duruma geldi. İşte bu noktada artık sınav sistemi devreye girmeye başladı. Fakülteler, kendi amaçlarına uygun olarak giriş sınavı düzenlediler ve öğrencileri artık sınavla kabul etmeye başladılar. Ancak bu durum beraberinde birtakım aksilikleri doğurdu. Çünkü yalnızca İstanbul ya da Ankara içinden öğrenciler gelmiyordu; Anadolu’dan onlarca öğrenci adayı başvuruyordu ve takdir edersiniz ki yolculuklar şimdiki gibi kolay değildir. Pek çok öğrenci adayı saatler süren yolculukların ardından sınav saatine yetişemiyor ve mağdur oluyordu. Ayrıca birden fazla sınava girmek isteyen öğrenciler de oluyordu bu sefer de sınav saatleri çakışıyordu. Özetle artık öyle karışık bir ortam haline gelmişti ki çok daha yenilikçi bir çözüme ihtiyaç doğmuştu. 1970’li yıllara gelindiğinde artık daha kurulu bir düzene geçmek gerektiğine karar verildi. 1974 yılında üniversitelerarası kurul, üniversite giriş sınavlarının tek bir merkez üzerinde yapılmasına karar verdi. Tarihler 19 Kasım 1974’ü gösterdiğinde, ilk satırlarda bahsettiğimiz ÜSYM yani Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi kuruldu. Bu sayede artık öğrenciler de veliler de yaşadıkları mağduriyetten kurtulmuş olru. 1981 yılına kadar ÜSYM faaliyetine devam etti. Daha sonra Yükseköğretim Kurulu’na bağlandı ve bir alt kuruluşu olarak ÖSYM adını aldı yani Öğrenci, Seçme ve Yerleştirme Merkezi.
ÖSYM’nin uyguladığı sınavlar hangileridir?
ÖSYM yalnızca üniversite sınavından ibaret değildir, onlarca sınavın tek bir çatı altında toplanmasından oluşur. ÖSYM pek çok sınavı gerçekleştirir. Bunlardan bazılarını şunlardır; Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS), Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS), Eczacılıkta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (EUS), Elektronik Yabancı Dil Sınavı ( E-YDS), Dikey Geçiş Sınavı (DGS), İçişleri Bakanlığı Kaymakam Adaylığı Giriş Sınavı, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES), Yükseköğretim Kurulu Seviye Tespit Sınavı, Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Astsubay Temel Kursu Giriş Sınavı (JANA), Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı (DİB-MBSTS), Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) (İlkbahar Dönemi -Güz Dönemi), Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (YDUS), Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (DUS), TSK Askeri Liseler Sınavı (ALS), Tıp Doktorluğu Alanında Yurtdışı Yükseköğretim Diploma Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Sınavı (İSG), Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS), KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi (ÖABT), Kamu kurum ve kuruluşları için yapılan diğer sınavlar, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS), Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Sınavı (YÖKDİL), Milli Savunma Üniversitesi Askeri Öğrenci Aday Belirleme Sınavı (MSÜ).
ÖSYM’nin görevleri nelerdir?
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, Yükseköğretim Kurulu’nun tespit ettiği esasları çerçevesinde sınavları hazırlar, yapar, değerlendirir ve öğrenci adaylarını ilgili yükseköğretim kurumuna yerleştirir. Yükseköğretim Kurulu’na bağlı bir kuruluştur bu nedenle kurulun tespit ettiği esaslar çerçevesinde görevlerini yerine getirir. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, ayrıca yükseköğretim kurumlarına anket, doçentlik sınavı dahil her seviyede sınavın yapılması ve değerlendirilmesi, öğrenci kayıt işlemleri ve benzeri gibi görevlere de sahiptir. Bu görevler Yükseköğretim Kurulu kararınca verilir ve kuruldan verilecek görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.