Hayatımızın dönüm noktalarından biri seçtiğimiz meslektir desek hiç de abartmış olmayız öyle değil mi? Hayatımız boyunca ilerleyeceğimiz yol haritamızın pusulası mesleğimizdir. Meslek seçimi kimi zaman çok erken yaşlarda karar verilen kimi zaman da kariyer yaşamı sırasında değişebilen bir kavramdır. Çocukluk yaşlarda çoğunun bir hayali vardır ki zaten “büyüyünce ne olacaksın?” sorusu ile büyümüş koca bir nesil bunun en iyi örneğidir. Kimimiz bu soruya öğretmen dedik, kimimiz doktor, kimimiz mühendis. Günün sonunda hayallerimize de kavuştuk, yarım kanal hayalleri de yaşadık. Seçtiğimiz üniversite kaderimiz değildir öncelikle buna emin olalım. Üniversitede istediğimiz bölüme girmiş ve bitirmiş olabiliriz. Ancak kariyer hayatında, basamakları tırmanırken asıl istediğimizin bu olmadığına karar verip rotamızı bambaşka bir yere de çevirebiliriz. İş hayatında para kazanmak öncelikli hedef, bunu kabul ediyoruz. Ancak asıl önemli olan mutlu olduğumuz işi yapmak. Mutlu olduğumuz işi yapabilmek için önümüzdeki tek engel kendimiziz. Eğer kendimize inanmazsak, kendimize güvenmezsek hayalimizdeki mesleğe ve yaşam koşullarına ulaşmak meşakkatli süreçler gerektirecektir. Oysa bilirsek esas istediğimiz şeyin ne olduğunu, nasıl bir yol izlememiz gerektiğini işte o zaman yollar çiçek açacaktır. Meslek seçimi, hayatımız boyunca aldığımız en önemli kararlardan biridir. Bu karar doğrultusunda yaşam kalitemiz bile etkilenebilir. Bu şu demek… Eğer sevdiğimiz bir işi yapıyorsak ve meslek seçimimizi doğru yaparsak o zaman işe her gün gitmek zorunda kalmayız çünkü işimizi o kadar severiz ki kendimizi çalışıyor gibi hissetmeyiz. Sanki hobimizi yapıyormuşçasına işe gittiğimizi bir hayal edin; sizce de yaşam kalitesini direkt en üst seviyeye çıkarmaz mı? İşte bu yüzdendir ki meslek seçiminin doğru olması, hayatımızda kendimiz için yapacağımız en büyük “iyiliktir” aslında.
Meslek seçiminin önemi
Burada asıl önemli olan sadece okuduk diye bir mesleğe tutunmak zorunda olmadığımızın farkında varmak. Örneğin tercümanlık okuyan birinin muhakkak tercümanlık yapmak gibi bir zorunluluğu yok. Okumuş olmak için değil “yaşamak” için eğitim almak lazım. Severek yapılan her iş, günün sonunda ruh sağlığımıza iyi geleceği gibi stres gibi kavramların da oluşmasını engelleyecektir. Doğru meslek seçimi ile Pazartesi sendromunu yalnızca sağdan soldan duyarsınız çünkü sizin Pazartesiniz sendrom değil mutlu bir haftaya başlangıç olacaktır. Diyeceğimiz o ki meslek seçimini, okuduğunuz okulun bir gereksinimi ya da devamı gibi görmek yerine kalbinizin sesini dinleyerek kendinizi “ait olduğunuz” meslek grubuna atayın. Bu sayede yukarıda da söylediğimiz gibi insanlar her gün işe giderken siz hobi bahçenize gidersiniz! Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Peki doğru meslek nasıl seçilir? İşte bu noktada iş tamamen sizde. Kendinize sormanız gereken bazı sorular var. Bu soruların yanıtları sizi doğru mesleğe yönlendirecektir. Elbette çeşitli imkânsızlıklar ya da birtakım sorunlardan dolayı her zaman hayal ettiğimiz mesleği yapamayabiliriz bu doğru. Ancak şunu unutmamak gerekir ki hayallerimizin sınırı gökyüzü! Eninde sonunda bizi mutlu eden bir mesleğe yöneleceğimizi hiç aklımızdan çıkarmazsak, o uğurda geçen günler daha kolay ilerleyecektir. Şimdi gelelim doğru mesleği nasıl seçeceğimizin kararına… Ne demiştik? Top sizde!
Şüphesiz herkes kendini çok iyi tanır neticede bunca yıllık bir hukukumuz var kendimizle değil mi? Ancak yeterli mi sizce? Evet, kendimizi iyi tanıyoruz huyumuzu suyumuzu biliyoruz ancak konu meslek seçimine gelince emin miyiz kendimizden? Öncelikle ne istediğimize karar vermemiz gerekiyor. Bizi ne mutlu eder, nasıl bir hayat hayal ediyoruz, önceliklerimiz neler, motivasyonumuz nedir ve benzeri gibi sorularla kendimizi bir de iş yönünde iyice tartmamız lazım. Bu soruların yanıtları sizi doğru meslek seçimine bir adım daha yaklaştıracaktır.
Puanınızın tuttuğu üniversiteye ve bölüme girmek kendinize yapacağınız en büyük haksızlıklardan biri olacaktır. Puanınız neye yetiyorsa o bölüme girmeyin, gerçekten istediğiniz bölüme girin. Belki ilk girişte tutmayabilir ancak asla pes etmeyin. Kendinize idol olarak seçtiğiniz insanların da bu yerlere kolay gelmediğine emin olun. Kariyer hayatı iniş ve çıkışlarla doludur. İlk adımı da üniversitedir. Üniversite ve bölüm tercihinizi yaparken gerçekten istediğiniz bölüme girmeye odaklanın, asla pes etmeyin ve ne olursa olsun kendinize inanmaktan vazgeçmeyin.
Yazımızın başında da söylediğimiz gibi her şey hayal kurmakla başlar. Seçtiğiniz meslek, kurduğunuz hayali karşılıyor mu emin olun. Bu mesleği gerçekten sevebilecek misiniz ya da yapmak istediğiniz meslek tam da hayallerinizdeki gibi mi? İşte bu soruların yanıtları sizi doğru meslek seçimine yönlendirecektir.
Meslek seçerken nelere dikkat etmek gerekir?
Meslek seçimi yalnızca geleceğe dair kurulan hayalleri kapsamaz, elbette derininde çok daha fazlası yatar. Meslek seçimi aslında yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve dolayısıyla da her zaman özenli ve dikkatli olunmalıdır. Meslek seçimini aceleye getirmeden, “emin olarak” yapmanız önemlidir. Yüksek titre sahip bir mesleğin sizi mutlu edeceğinin garantisi yoktur. Bu nedenle popüler olan geleceğin meslekleri hakkında geniş bilgiyi kulağınızın kenarında tutarak asıl sizi mutlu edecek olan mesleğe yönelin. Çalışkan insanın para kazanması kolaydır çünkü çalışkan insan zaten ekmeğini taştan da çıkarır mühim olan mutlu olarak çalışmak ve yapılan işten keyif almaktır. Peki ne yapmak gerekir? Gelin birkaç madde ile inceleyelim.
Meslek seçimi nedir kısaca göz attığımızda aslında Edison’ın bir sözünün ne kadar doğru olduğuna bir kez daha şahit oluyoruz. Dilerseniz yazımızı, hepimize ışık tutan Edison’ın meslek seçimine dair önemli bir cümlesi ile yapalım. Sanırız öğrenciler için meslek seçimi konusunda önemli bir ışık olacaktır!
“Sevdiğiniz bir işi meslek edinirseniz, hayatta bir gün dahi olsa işte çalışmış olmazsınız. Ben hayatta bir gün dahi işte çalışmadım. Çalışmalarımın tümü̈ sadece keyif ve mutluluktan ibaretti. (Edison)”