Kariyer süreci boyunca her ne kadar deneyiminiz olsa da en heyecanlı süreçlerden biri iş görüşmeleridir. Kendinizden emin de olsanız, tecrübeniz sayfaları dolduruyor da olsa, daha önce kariyer basamaklarında zirveyi de görmüş olsanız değişmez; iş görüşmesinde ister istemez bir heyecan olur. Bunun kendinize güvenmenizle alakası pek yoktur; iş görüşmesinde heyecan, işin tuzu biberidir diyelim biz en iyisi. Yeni mezun iş görüşmesi soruları ve cevapları, arama motorlarının gözdelerinden biri. İster yeni mezun olun, ister tecrübeniz uzun yıllara dayansın iş görüşmelerinde artık bir klasik haline gelen ve güncelliğini hiç yitirmeyen bazı sorular vardır. Bu sorular sektörle alakalı olmak durumunda değildir; geneldir, size dairdir. İş görüşmesinde takınacağınız tavır, duruş ve ses tonunuzdaki vurgu karşı tarafı ilk başta etkileyecek olandır.
İş görüşmesinde giyilen kıyafetler de bir o kadar önemlidir. Renkli kıyafetler, aşırı makyaj, abartılı hareketler her zaman alkışı almayabilir. Bu noktada ne kadar ağırbaşlı ve sade olursanız o kadar etkileyici olacaktır. Şunu unutmamak gerekir ki “less is more” yani az, çoktur. Sadeliğin verdiği ihtişamı, sözleriniz ve ses tonunuzla harmanladıktan sonra emin olun diğerlerinden 1-0 öne geçersiniz. Tecrübeniz daha önce olmayabilir hatta iş arama kriterinde olan bazı maddelerde eksikliğiniz de olabilir. Ancak bunlar işe alınmanıza engel değil. Neden biliyor musunuz? Çünkü işveren, yönetici ya da koordinatörün ilk baktığı şeylerden biri “işi kotarma potansiyelinizin olup olmadığıdır”. Öğrenmeye meraklı, tuttuğunu koparan, işi seven ve bu işi “gerçekten” isteyen bir tutum sergilerseniz büyük oranda eksilerinizi kapatabilirsiniz. Elbette bu her durum için geçerli değildir. Örneğin iş arama kriterlerinde yer alan en önemli madde sizin eksik olduğunuz alansa işiniz bu kadar kolay olmayabilir. Ancak şunu unutmayın bu işi gerçekten istiyorsanız bu hevesinizi tezahüratlarla değil içten kuracağınız birkaç cümle ile yapmalısınız. Kendine güvenen ve ne istediğiniz bilen bir çalışan adayı her zaman alkışı alacaktır. Şimdi gelelim iş görüşmesine… Kıyafet seçimleri tamam, neler konuşacağınız taslak olarak beyninizde, kendinizden eminsiniz, her şeyin güzel olacağına inanıyorsunuz ve o gün nihayet geldi çattı. İş görüşmesinde karşınıza çıkması muhtemel hatta kesin olan bazı sorular ve cevapları getireceğiz şimdi sayfaya. Evet, bazen kafamızda tasarladıklarımızı o heyecanla sözlere dökemiyor olabiliriz ancak günün sonunda en azından neler sorulacağını bilirsek, sorular karşısında çok şaşırmamış oluruz öyle değil mi? Şimdi gelin iş görüşmesinde sorulan sorular ve yanıtlarını birkaç başlık altında inceleyelim.
Sözlü mülakat soruları ve cevapları
Sözlü mülakat soruları bazı sektörlerde kimi zaman değişiklik gösterebilir daha doğrusu çeşitlenebilir. Ancak bazı sorular var ki bunlar hemen her iş görüşmesinde sorulur. Sorular klasik olsa da vereceğiniz cevapların farklı ve dikkat çekici olması sizi diğerlerinden ayıracaktır. Bu nedenle soruların yanıtlarını kafanızda tasarlarken çok daha özgün, anlaşılır ve ilgi çekici olmaya çalışın. Tabi burada ilgi çekmekten kastımız olağandışı yanıtlar vermek değil. Şimdi gelin aşağıda detaylandıralım ne demek istediğimizi…
- “Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?”
İlk soru, klasik soru, olmazsa olmaz soru… Kendinizi anlatmaya doğum hikâyenizle başlamanıza gerek yok. Bu noktada genelde çok gereksiz detaylara girilebiliyor. Karşınızdaki kişi küçükken nasıl bir çocuk olduğunuzla ya da yaramaz mı yoksa uslu bir bebeklik dönemi geçirip geçirmediğinizle ilgilenmiyor. Anlatmaya okul sıralarından başlayabilirsiniz. Örneğin sizi bu mesleğe başlatan itici gücü anlatmanız dikkat çekici olabilir. Bir öğretmeninizden ilham almanız ya da henüz küçük bir çocukken ilginizi çeken şeylerin sizi bu mesleğe nasıl ittiğinden bahsedebilirsiniz. Okullarınız, eğitimleriniz ve projeleriniz de bu sorunun yanıtı içinde olabilir. Bu soruda asıl öğrenilmek istenenin şu olduğunu unutmayın; başvurduğunuz işle eğitiminiz, iş geçmişiniz, profesyonel yetenekleriniz ne ölçüde örtüşüyor? İş deneyimlerinizden ve başarılarınızdan bahsetmeniz bu sorunun yanıtı için göz doldurabilir. İşe alım uzmanları genellikle çok klişe yanıtları sevmezler ki bunu yukarıda da söylemiştik; klasik sorulara ilgi çekici yanıtlar vermek sizi bir adım öteye taşıyacaktır.
- “Sizi işe almamız için ne gibi etkenler var, sizi neden işe alalım?”
En çok sorulan sorulardan biri budur; sizi neden işe alalım. İşte burada söz tamamen cümlelerinizde. Bu soruyu cevaplarken mutlaka ama mutlaka kendiniz olun, özgün olun. İşimde çok başarılıyım, işimde harikayım, ben bu için biçilmiş kaftanım, bu iş tam olarak beni yansıtıyor gibi klasik yanıtlardan uzak durun. Bunun yerine daha farklı bir şekilde yaklaşın. Şirkete katacağınız değeri, kendinizi fazla övmekten kaçınarak anlatın. Evet, özgüven şahane bir şeydir ancak fazlası egodur ve egolu insanlar iş hayatında çok da sevilir mi bu konu tartışmaya açıktır. Özgüven ve ego arasındaki çizgiyi korumaya gayret edin. Sözlerinizi “ben, ben, ben” kalıplarından uzak tutup daha yalın bir şekilde kendinizi parlatın.
- “Güçlü olduğunuz yönleriniz nelerdir?”
Bir diğer parlatma sorusu da budur; güçlü olduğunuz yönleriniz nelerdir? Bu noktada kendinizi anlatabilmek için şahane bir fırsatınız var. Övgüden uzak, yalın ama etkileyici bir şekilde kendinizi öne çıkarın. Güçlü yönlerinizi anlatırken aralara örnekler serpebilirsiniz. Örneğin kriz yönetiminde çok iyiyseniz daha önce başınıza gelen bir krizi nasıl yönettiğinizi ya da bu durumla nasıl başa çıktığınızı somut bir örnek üzerinde anlatabilirsiniz. Bu sayede daha ilgi çekici bir konuşma olacaktır ve sözleriniz havada kalmayacak örneklerle tescillenecektir.
- “Kendinizi zayıf bulduğunuz yönleriniz nelerdir?”
Kritik sorulardan biridir bu. Çoğu insan eksik ya da zayıf yönlerini söylemeyi tercih etmez ancak şunu herkes bilir ki mutlaka eksik ya da zayıf bir yön vardır. Hiçbir zayıf yönüm olduğunu düşünmüyorum gibi bir cevap aslında zayıf yönlerinizin olduğunu işaret edebilir. Bu soru kendinizi yereceğiniz, kötü özelliklerinizi açık edeceğiniz bir soru değil. Soruyu kolayca geçiştirebilirsiniz. Kendiniz hakkında söylediğiniz olumsuz özellikler bile içinde olumlu bir yan barındırabilir. Örneğin en zayıf yönünüz olarak çabuk sıkıldığınızı söylemektense, aceleci bir yapınızdan bahsedebilirsiniz. Bu sayede karşı tarafta sıkılgan gibi olumsuz bir izlenim bırakmaktansa aceleci gibi “atak” bir izlenim bırakabilirsiniz. Bu yalnızca bir örnek elbette; gidip direkt bu örnekle gitmeyin. Ancak işin özü şu; anlatacağınız zayıf yönünüzde bile mutlaka bir olumluluk rüzgârı essin. Bu sayede aslında olumsuz olan bir şeyden olumlu bir algı yaratabilirsiniz.
- “Neden bizimle çalışmak istiyorsunuz?”
O iş için uykularınız kaçıyor olabilir, kariyer hayatınız boyunca girmeyi en çok arzuladığınız yerin giriş kapısına bir adım atmış da olabilirsiniz ancak bu noktada heyecanınızı bastırmayı bilmeniz gerekir. O anki hararete kapılıp yanlış cümleler kurmayın. Hele işin içine parayı hiç katmayın. Evet, hepimiz mesleklerimizi para kazanmak için yapıyoruz. Ancak şunu unutmamak gerekir ki işveren para konuşmayı her zaman çok sevmeyebilir. Bu nedenle önceliğinizi para kazanmak olduğu bilgisini yalnızca sizin bilmeniz kâfi olacaktır! Bu soruya şirket hakkındaki izlenimlerinizi anlatarak yanıt verebilirsiniz. Örneğin uluslararası bir şirketse, etkilendiğiniz projelerden ya da şirketin dünyadaki konumundan bahsedebilirsiniz. Şirketle ilgili iyi bir araştırma yaparak gidin iş görüşmesine. Bu sayede bu soruya yanıt verirken elinizde bir hayli doneniz olacaktır. Kurumsal bir firma oluşu, başarıları, bakış açılarınızın aynı olması ve benzeri gibi şirketle birebir örtüşen yanıtlar vermeye gayret edin.
- “Eski iş yerinizden neden ayrıldınız?”
Cevap verirken en dikkat etmeniz gereken sorulardan biri budur. Belki önemsiz gibi gözükebilir ancak vereceğiniz yanıt sizin işi kazanma ya da kaybetmenize bile neden olabilir. Şunu unutmamak gerekir ki eski işinizi kötülemek kendinize yapacağınız en büyük yanlışlardan biri olacaktır. Pek sempatik ayrılmamış olabilirsiniz ya da eski işvereninizle kan uyuşmazlığı yaşamış olabilirsiniz. Ancak adı üzerinde “eski”. Eskiyi eskide bırakarak önünüze bakmanız gerekir. Eski iş yerinizi, çalışma şartlarınızı ve hatta işvereninizi kötülemek eksi puan olabilir. Çünkü herkes günün sonunda kendi şirketini düşünür. Maaştan memnun değildim, param zamanında yatmıyordu, çok iş yükü vardı ve benzeri gibi yanıtlar tehlikeli sular. Bunun yerinde daha ileriye dönük yanıtlar verebilirsiniz. Örneğin kendimiz başka bir alanda daha geliştirmek istedim ve benzeri gibi bir yanıt olabilir. Ne olursa olsun eski şirketinizi kötülemeyin, bu size eksi değer katacaktır.
- “Kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz?”
Evlilik hayaliniz varsa bunu şuan iş görüşmesinde söylemeseniz de olur! Bu soruya kişisel bir yanıt vermekten kaçının. Öyle bir yanıt verin ki işe alım uzmanını 5 yıl sonrasına götürün. Başarı ile taçlanan, şahane bir hayal çizin. Bu hayali gerçekleştirmek için yeterli donamıma, güce ve inanca sahip olduğunuzun da altını çizin. Kendinizden de hayalinizden de emin olarak yanıt verin bu soruya. Çünkü işveren için en önemli şeylerden biri işe olan bağlılık ve işi severek yapmaktır.
- “Bugüne kadar karşılaştığınız ve çözdüğünüz en büyük sorun neydi ve nasıl çözüme ulaştırdınız?”
Geçmişe bir yolculuk zamanı! Bu noktada top tamamen sizde. Kariyer hayatınızı gözden geçirin ve en etkileyici olanı paylaşın. Sorun nasıl çözdüğünüzü anlatırken elbette yeteneklerinizi gözler önüne serin ancak kendinizi çok övmekten de kaçının. Hatta konuşma sırasında “ekip arkadaşlarım” gibi çoğul konuşmalar yaparsanız bu noktada ekip çalışmasına yatkın olduğunuzun mesajını da verebilirsiniz.
- “Sizi en çok motive eden şey nedir?”
Burada asıl sorulan soru kendi kendinize doğru bir şekilde işinizi yapabiliyor musunuz yoksa sürekli birilerinin motive etmesi mi gerekiyor? Bu soru için bir tuzak sorudur demek mümkündür. Elbette ideal çalışan kendi kendine motive olabilendir. Siz de bu tuzak soruya düşmeden, dolaylı bir yanıt verebilirsiniz. Örneğin “başarı, benim en büyük motive kaynağımdır” diyerek konuya şahane bir giriş yapabilirsiniz.
- “Maaş beklentiniz nedir?”
Bu soru bazen ikinci mülakatta da sorulabilir ancak ilk mülakatta da karşınıza çıkabilir. Bu noktada öncelikli olarak başvurduğunuz pozisyona neler katabileceğinizle işe başlayın. Oradan başlayın ve finalde maaşa gelin. Maaş beklentinizi söylemeden önce iyi bir piyasa araştırması yapın ve ona göre fiyat belirleyin. Eğer size verilen direkt bir teklif varsa yani bu pozisyon için düşünülen maaş çoktan belirlenmişse bu soruya hemen o an yanıt verme durumunda değilsiniz. Eğer fiyatı beğenmezseniz mutlaka düşünmek için müsaade isteyin. İşe başladıktan sonra ayrılmak yerine, başlamadan tüm yönleri ile emin olmanızda yarar olacaktır.
İş görüşmesine gitmiş olmanız soruların yalnızca size sorulmasını zorunlu kılmaz. Sizin de insan kaynakları yöneticisine, işe alım uzmanına ya da işverene sormak istediğiniz bazı sorular olacaktır elbette. Genellikle insan kaynakları yöneticisine yönetilen soruları daha önce blog yazımızda kaleme almıştık. İş görüşmesine gitmeden önce bu yazıya da mutlaka göz gezdirmenizde yarar olacaktır!