Eskiden gelen bir tabir vardır hayatımızda, birçoğunuz da aşinasınızdır; “ışık hızında işleri halletmek”. Işık hızı, hız tanımlamasının zirvesidir, yeni dünyanın zirvesi ise dijital hız diyebiliriz. Dijitalleşme nedir diye şöyle bir dönüp baktığımızda karşımıza salt “kâğıtsız, kalemsiz her işi çevirim için yapan model” gibi bir betimleme çıkmıyor çünkü dijitalleşme beraberinde pek çok parametreyi içinde barındırıyor. Bugün artık her şey dijitalleşmeye doğru gidiyor. Hala kitap, gazete, dergi gibi araçların kokusunu duymayı seven bir kesim olduğu gibi tek tıkla tüm dünyayı kendi ekranına sığdırmayı tercih eden kesim de bir hayli fazla. Saatlerce banka kuyruklarında beklemiyoruz örneğin… Veyahut alışveriş yaparken kasa kuyruklarında beklemek tek seçeneğimiz olmayabiliyor. Dijital dünya iş alanının, sosyal hayatın her alanında varlığını fazlasıyla belli ediyor. Özellikle korona virüs pandemisi ile karşı karşıya olduğumuz şu günlerde, sosyal mesafe kuralının bir getirisi olarak daha az insan içine çıkıyor ve tüm işlerimizi işte bu online sistemler üzerinden gerçekleştiriyoruz. Bunun en basit örneğin alışveriş. Dijitalleşme bu kadar ileri seviyede olmasaydı alışverişlerimiz tek tıkla kapımıza gelemezdi. Dijitalleşme sürecini sadece ofislerdeki somut kavramların soyut ortamlara taşınması olarak değil yepyeni bir dünyanın aralanması olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Dijitalleşme beraberinde pek çok parametreyi getiriyor sözünü ettiğimiz gibi. Özellikle şirketlerin dijitalleşme süreçlerine en ön saflarda yer alan bir konu var; çeviklik.
Dijital dönüşümde çeviklik
Çeviklik kavramını icraat, hız ve uyumluluk kavramlarının bütünü olarak ele alabiliriz. Dijital anlamda çevik olmak şirketi bütünüyle ele almak demek bir anlamda. Sadece sistemleri değil şirketin bakış açısını, vizyonunu ve misyonunu da devreye sokan bir “yenilenme bütünü” diyelim. Çevik şirketler, değişime esneklikle ayak uydurabilen, riskten korkmayan ve alışılagelmiş olana değil yeniliklere daima açık olan bir işgücüne güvenir. Aynı zamanda organizasyonel iş süreçlerini yönetmenin yeni bir yolu olarak kabul edilen çeviklik kavramı, dünya çapında popülerlik kazanmaya devam ediyor.
Çevikliğin kuralları nelerdir?
Aslında çevikliğin kuralları gibi bir tanımlama ile çeviklik kavramını sınırlandırmak ne derece doğru tartışılır. Çünkü çeviklik kavramı belirli prosedürleri olan ve belirli çizgilerde sınırlandırılamaz aksine dijitalleşme ile birleştiğinde derin bir okyanusa dönüşür. Dijital çağın yeni yüzleri ile karşılaşmaya devam ettiğimiz süreçlerde, sınırımız hayal gücümüz. Hal böyle olunca her gelişmeye, her yeniliğe ayak uydurmak ve şirket menfaatleri doğrultusunda bu gelişime paralel olarak yol almak en önemli politikalardan biridir. Peki, ama nasıl? Microsoft, Ericsson, Fidelity Investments gibi çevik sermayeli şirketler 2016 yılında bir araya geliyor ve çevikliğin dört ana temasını SD Learning Consortium’da aşağıdaki gibi tanımlıyor.
Dijitalleşme süreci şirketler için yeniliklerin kapısını araladığı kadar müşteriler için de yepyeni bir dünya demek. Bu dünyada müşterilerin pek çok sorusu, şüphesi, nedeni, nasılı olabilir. Memnun olmayanlar da çıkabilir elbette. Bu durumda çevik şirketlerin öncelikli amacı müşteri memnuniyetini sağlamaktır.
Kalabalıkların verdiği karmaşa yerine daha basit ancak etkili yoldan çözüme ulaşmak kilit noktasıdır işin. İşi daha yalınlaştırmak, sadeleştirmek ve prosedürlerin yarattığı yorgunluğu daha basit yollar ile gidermek. İşi yalınlaştırmak, çeviklik temasının ana kavramlarından biridir.
Çevik ekipler, sadece bir alanda faaliyetlerini göstermezler. Çevikliği kurumun tümüne yaymak önemlidir. Şirketin a’dan z’ye her bir birimine aynı çeviklik kavramını aşılamak ve yeniliği şirketin tamamına yayarak “bütünlük” sağlamaktır.
Şirketin vizyonunu açacak en önemli şeylerden biri tek bir görüşe bağlı kalmadan geniş bir perspektif ile “dünyayı izlemek”tir. Bu kültürü daha ilerletmek ve farklı bakış açılarını kazandırmak için yeni fikirlerle donanmış çok yönlü “değişim insanları” işe alınabilir. Çevik bir organizasyon haline gelmek için birden fazla ve farklı bakış açıları önemlidir. Bu nedenle vizyonu değişik olan insanlar yelpazenin farklı renklerini oluşturacaktır.